Efendimiz'in (sas) nefes alıp verdiği mekânların havasını soluyabilmek, ayağının değdiği yerlerde namaz kılabilmek, Beytullah'ın önünde diz çökmek, Ravza-i Mutahhara'da sahabeler misali kapısında sabahlayabilmek... Tüm bunlar Rabb'imizin bazı kullarına bahşettiği bir lütuf, yolculukların en güzeli... Peygamberimiz'in (sas) doğduğu, yaşadığı ve diğer âleme göçtüğü bu topraklara ziyaret, elbette hazırlıkların en büyüğünü gerektiriyor. 14 asır öncesine yol alınacak yolculukta ilk düşünülmesi gereken ruhu o atmosfere uygun şekilde hazırlayabilmek. Peki, ya sonrası? Kutsal topraklarda altın değerinde olan dakikaları nasıl geçirmeli ki bu kavuşmadan en iyi şekilde nasiplenebilelim?
İlahiyatçı Cemil Tokpınar ve beraberindeki on ilahiyatçı-yazar (Mehmet Paksu, Halit Ertuğrul, İhsan Atasoy, Nurdan Damla, Haluk İmamoğlu, Fethi Erol, Senai Demirci, Gülay Atasoy Atasun, Mehmet Akça, Ahmet Bulut), geçtiğimiz ay 'umre eğitim programı' adı altında bir proje başlattı. Amaç, Peygamberimiz'in ve sahabe efendilerimizin doğduğu topraklara tam anlamıyla hazırlıklı gidip orada da her dakikayı mekânın ruhuna uygun şekilde geçirebilmek. Moral FM ve Best Tur işbirliğiyle yapılan ve iki hafta süren umre programının içeriğini Cemil Tokpınar ile konuştuk.
Kişi bu kutsal yolculuğa ruhen kendini nasıl hazırlayabilir?Hac ve umre İslam'ın, Peygamberimiz'in, sahabe efendilerimizin doğduğu mekâna seyahat etmek ve bir müddet onlarla birlikte yaşamaktır. Böyle muhteşem bir seyahate çıkmadan önce ciddi hazırlıklar yapmak gerekir. İlmihal ve şuur kitaplarını tavsiye ederim. Orada yapılan tavaf, say, namaz gibi ibadetlerin manasını, derinliğini anlatan çok güzel kitaplar var. Ali Şeriati'nin eserleri, Diyanet Yayınları tercih edilebilir. Gerek Kâbe ve Medine'den yapılan canlı yayınları, gerek umreyle ilgili yapılan seminerlerin CD'lerini izleyerek kalben ve ruhen o atmosfere hazırlanmalıyız.
'Umre eğitim programı' ile yolculuğun bir günü nasıl geçiyor? Her gün 10.00-12.00 saatleri arası Kur'an-ı Kerim bilmeyenlere özel bir teknikle beş günde Kur'an öğrettik. Yeni öğrenenler olduğu gibi okumasını geliştirenler de oldu. 11.00-12.00 saatleri arası Risale-i Nur dersi, her gün hocaların rehberliğinde sabah ve yatsı namazından sonra toplu tavaflar yaptık. Saat 14.00'te hocalarımızdan biri 'umre eğitim programı' adı altında seminer verdi. Ben namazla ilgili, Mehmet Paksu umrenin nasıl yapılacağı ve bir sonraki günün ziyaret yerleri hakkında bilgi veriyordu. Bunların haricinde bir de aile içi iletişim, genç ve çocuklara özel seminerler de yapıldı.
Günün çoğunluğu seminerlerle geçmiş. Bu eğitimler ibadetlerinizi aksattı mı? Sahabe efendilerimiz bir gün Peygamberimiz'e (sas) sormuşlar: "Ya Resulallah en faziletli amel hangisidir? 'Allah'ı tanıtan ilimdir.' 'Ya Resulallah biz Sana amel sorduk, sen bize ilim diye cevap verdin.' 'Allah'ı bilerek yaptığınız az amel, Allah'ı bilmeyerek yaptığınız amelden çok daha hayırlıdır." Biz de bu hadis-i şeriften yola çıkarak yapılacak say ve tavafları, kılacağımız namazları hissederek, şuurlu ve derinliğini kavrayarak yapalım istedik. Yaptığımız ibadetin kalitesine, derinliğine ehemmiyet verelim dedik. Böyle seminerler yapmasak belki de birçok kişi alışveriş mekânlarından çıkmayacaktı.
Kutsal topraklarda bulunurken istifade ve derinliği artırmak için neler yapılmalı? Kur'an-ı Kerim'in mealini, Peygamberimiz ve sahabe efendilerimizin hayatlarını anlatan kitapları okumalıyız. Böyle olursa sanki Efendimiz hayatta ve umrenin her dakikasında bize arkadaşlık ediyor, bizimle berabermiş gibi umre yaparız. Kâbe'de, Mescid-i Nebevi'de, Ravza-i Mutahhara'da şöyle bir şuurumuz olmalı: O bastığımız topraklarda, namaz kıldığımız mekânlarda insanlığın yıldızları oturdu, yaşadı, nefes aldılar. Hayalen onlarla berabermişiz gibi olmaya çalışmalıyız.
Herkese özel umre programı
Umre eğitim programlarını yılda birkaç defa yapmayı düşünüyoruz. Hatta özel projelerimiz olacak. Sadece gençlerin katılacağı genç umresi, namaz eğitim umresi, aile içi iletişim umresi gibi. Özellikle namaz ve gençlerin umresini çok önemsiyoruz. Kutsal mekânlarda bulunduğumuz süre içinde atmosferin etkisiyle değişim yaşıyoruz. Bu değişimin sürekli olması için namazı keşfetmemiz gerekli. Bunun için umrede ağırlıklı olarak namaz seminerleri veriyoruz. Gençlerin katıldığı umreyse onların yeni bir hayata başlamaları için muhteşem bir fırsat, bu iyi değerlendirilmeli. Geçen sene umreye gittiğimde ilk umresini yapan üç gencin başlarında rehber hocaları yoktu. Bu çok üzücü bir durum. Gençlerin dünyası, duyguları çok farklı. Kardeşlerimize, 'Bizi anlayın diye değil, sizi anlamak istiyoruz' diye elimizi uzatacağız. Onların iyi bir başlangıç ya da köklü bir değişiklik yapıp Türkiye'ye döndüklerinde de sürdürebilecekleri bir program arzu ediyoruz.
Amaç, umrenin manevî kalitesini artırmak
Türkiye'den her yıl yüz binlerce insan umreye gidiyor. Bizim projemiz hem katılımcılar hem de oradaki programlar itibarıyla bir ilk. Bu projeyi başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere hac ve umre yapan tur şirketleri uygulayabilir. Çünkü biz 220 kişiyle gittiğimiz kafileden çok güzel geri dönüşümler aldık. Kutsal topraklarda o kadar bol zaman var ki bunu güzel değerlendirmek gerekiyor. Bütün seminerlere katılıp 50 tavaf yapan kardeşlerimiz vardı. Bazı misafirlerimiz gitmeden önce programın yoğunluğundan dolayı ibadete vakit ayıramama endişesi taşıyordu. Tam tersi oldu. Verdiğimiz şuur seminerleri onları ibadet aşkıyla donattı. Bütün şirketler nitelikli hocalar eşliğinde umre eğitim seminerleri planlayarak vazifelerini yerine getirirse ne güzel olur. Amaç, otel kalitesi yahut fiyat düşüklüğü değil umrenin manevî kalitesini artırmak olmalı.
(FATMA TURAN - 03.08.2012)