Bugun...
Hac ve Umre Organizayonlarının DİB 'nca yürütülmesinin sakıncaları konusunda düşünce ve teklifimiz
Tarih: 16-08-2014 11:10:00 Güncelleme: 16-08-2014 11:12:00 + -


Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, aynı zamanda seyahat boyutu sebebiyle bir ticari faaliyet olan Hac ve Umre seferleri düzenlemesine hukuken imkan yoktur. Şöyle ki:

Hac ve Umre Organizayonlarının DİB 'nca yürütülmesinin sakıncaları konusunda düşünce ve teklifimiz

HAC VE UMRE ORGANİZASYONLARININ DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI’NCA YÜRÜTÜLMESİNİN SAKINCALARI KONUSUNDA DÜŞÜNCE VE TEKLİFLERİMİZ

       

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, aynı zamanda seyahat boyutu sebebiyle bir ticari faaliyet olan Hac ve Umre seferleri düzenlemesine hukuken imkan yoktur. Şöyle ki:

            D.İ.B. ancak kamu hizmeti yapabilir. Bu da bütçeden ödenek alarak ve kadrolu elemanlar kullanılarak olur. D.İ.B. kamu hizmeti yapabilmek için kazanç elde edici bir faaliyette bulunamaz. Hac ve Umre seyahati düzenlemek ise açıkça bir ticari faaliyettir.

            D.İ.B. her hangi bir vakıfla iş birliği yaparak da kendisine bu yolla bir kazanç temin edemez.

            Vakıflar ancak, özel hukuk tüzel kişiliği olan iktisadi işletmeler kurmak sureti ile kazanç elde edebilirler. Bunun dışında ticari faaliyette bulunamazlar.

            Bunun mümkün olmadığı biliniyor olmalı ki D.İ.B. ve vakfın ticari faaliyette bulunmasına imkân vermek için yeni tasarıda:

            “Hac ve Umre ibadetlerinin ifası amacı ile yapılan faaliyetlerin iktisadi işletme oluşturmayacağı, bu faaliyetler nedeniyle yapılan işlemlerin her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olacağı, bu paraların kamu kaynağı olarak değerlendirilemeyeceği” hususunun hükme bağlanmasını istemekte ve vahim bir hukuki hata yapılmaktadır.

            Ayrıca Başkanlığın, aynı hizmeti veren A grubu seyahat acentalarına karşı, kanunla verilmiş bir takım imtiyazlar kullanması, rekabet kurallarına ve modern dünyanın öne çıkardığı eşitlik anlayışına ters düşmektedir.

            Bu sebeplerle Başkanlık bu hizmetleri yapmaya kanunen mecbur edilmemeli, bu hizmetleri yapma gereği duyduğunda ise bizzat değil, Vakıflar gibi kurumların aracılığı ile ve o kurumların, usulüne uygun olarak kuracakları iktisadi işletmelerle, yani kuracakları A grubu seyahat acentaları aracılığıyla yapmalıdır.

            Yeterlilik almış seyahat acentaları Hac kontenjanını, serbest rekabet kuralları çerçevesinde kullanmalıdırlar. Günümüz şartlarında serbest rekabet, mal ve hizmetlerin edinilmesinde kaçınılmaz bir zorunluluktur.

            Halbuki şu anda Hac ve Umre ile ilgili olarak yürürlükte bulunan uygulama, hiçbir kural ve anlayışa sığmamaktadır.Uygulamaya göre, Hac fiyatlarını Başkanlık belirliyor ve Hacı adayına demek istiyor ki “Benimle seyahat edeceksin ve de benim belirlediğim ücreti vereceksin.”En azından bunu, Hacı adaylarının %60’ı için söylüyor.Hatta yeni kanun teklifine bakılırsa bundan sonra kontenjanın tamamını Başkanlık kullanacak, seyahat acentalarına isterse kontenjan kullandıracak, istemezse kullandırmayacaktır. Bunlar olması normal kabul edilen şeyler değildir.

            D.İ.B., Hacı adaylarının sadece eğitimini ve Hac ve Umre konusunda bilgilendirilmelerini üstlenmelidir.

            Hac ve Umre bir ibadettir.Bu ibadetlerin usulü (Menasik-i Hac ve Umre) fıkıh kitaplarında belirlenmiştir.Bu usulün iyi bilinmesi, ibadetin sıhhati için gereklidir.Bunun eğitimini verecek olan da D.İ.B.dır.Zaten başkanlığın asli görevi de DİNİ KONULARDA HALKI AYDINLATMAKTIR.

            Hac ibadeti ömürde bir kere ve ülke dışında değişik mekanlarda eda edildiği için rehber din görevlilerine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu sebeple isteyenlere bu hususta rehberlik etmek üzere tecrübe sahibi din görevlileri rehber eğitimi ve sertifika verme işi de Başkanlıkça yerine getirilmelidir.Ayrıca bu rehberlik işinin düzeni ve rehberlerin kokartlı olmaları da zamanla gerçekleştirilmelidir. Acentalar bu sertifikalı rehberlerden dilediğini seçip görevlendirebilmelidir.

            Bu hizmetlerin dışında Hacı adaylarının  ve Umrecilerin bizzat seyahatini düzenlemek, kalacağı oteli, yiyeceği yemeği programlamak D.İ.B.ın ilgilendiği işler olmamalıdır.Bu hususlar kişilerin kendi takdirlerine bırakılmalıdır.Onlar kendi işlerini daha iyi takip ederler.

            Hac ve Umre ibadetlerinin usulüne uygun olarak eda edilip edilmediğini de D.İ.B. denetlemelidir.Bu denetim de sadece ibadetin usulüne uygun olarak eda edilip edilmediği hususunda olmalıdır.

            Bunun dışında Hac ve Umre seyahati yapacak olan insanlar, seyahatlerini kendi tercihleri doğrultusunda düzenlemelidir. Onların, Hacca hangi yollarla, hangi vasıtalarla, nasıl gidecekleri kendi iradelerine bırakılmalıdır.

            Hacca ve Umreye gidecek vatandaşların haklarının korunmasıyla ilgili denetimi 1618 sayılı kanun hükümlerine göre Kültür ve Turizm Bakanlığı yapmakta ve görevini gereği gibi yerine getirmeyen acentalara yaptırım uygulamaktadır. Nitekim 1618 sayılı yasadaki son değişiklikle getirilmiş olan sigorta güvencesi Hac ve Umre yolcuları için de uygulanmaktadır.

            Diyanet İşleri Başkanlığının, işin seyahat boyutunu da denetlemesi durumunda, seyahat acentaları aynı konuda birden çok kurum ve makamca denetime tabi tutulmuş olmaktadır ki bu da usul ve prensiplere aykırı bir işlem olarak acentaları çok zor durumda bırakmaktadır.

           

 

ŞU ANDA PRATİKTE YAŞADIĞIMIZ BAZI SIKINTILARA MİSAL VERECEK OLURSAK

Hac ve Umre organizasyonları, D.İ.Başkanı’nın Başkanlığını yürüttüğü Hac ve Umre Kurulu kararlarına göre yürütülmektedir.

23.03.2008 tarih ve 2008/04 sayılı Kurul kararına baktığımızda ise;

5.Madde “Vatandaşlarımıza daha iyi ortamda hizmet sunulabilmesi, organizasyonun kalitesinin yükseltilmesi ve hacılarımızın ailece müsait mekânlarda kalabilecekleri otel ve müstakil tiplere teşvik edilebilmesi bakımından, ülkemize verilen kontenjanın %60’ının normal tip, %30’nun müstakil tip ve %10’nun ise otel tip kullanılmasına” bu maddeden de anlaşılacağı gibi Türkiye’ye tanınan kotanın genel olarak hangi oranda kullanılması ile ilgili olduğudur.

6.Madde ise “Kesin kayıt sırası gelen hacı adaylarının, kayıt aralıkları ile isimlerinin İnternet ortamında yayımlanmasına ve kesin kayıtların her bir ilde Diyanet %60, acentaları %40 oranını geçmemek üzere yapmasına.” şeklinde Kurul tarafından karara bağlanmıştır.

Beşinci Maddede, hacı adayları, ekonomik durumları dikkate alınarak seçebilecekleri organizasyon tiplerine göre tasnif edilerek kur’a nispetleri tayin edilmesi açık bir eşitsizlik ortaya çıkarmıştır. Normal Tip için müracaat edenlerin %10’u hacca gidebilme şansı bulurken, Müstakil Tip’te müracaat edenlerin %25’i,  Otel Tipine müracaat edenlerin ise %60’ı bu şansı elde etmektedir. Böyle bir tasnif, vatandaşların iradesini yanlış yönlendirmek, sonra da bu yanlışın ekonomik faturasına katlanmak mecburiyetine bırakmak anlamı taşımaktadır. Eğer, müstakil ve otel tipi organizasyonlar teşvik edilecekse, kur’ada adaletli bir sıralama yapıldıktan sonra kayıt esnasında bu teşvik yapılmalıdır. Sadece, otel tipinde kâr oranı daha yüksek olduğu için insanlara daha yüksek şans tanımak eşitlik ve adalet ilkesine ters düşeceği açık bir gerçektir.

Ayrıca, Altıncı Maddeye istinaden acentaların yaptığı planlama sonucunda Mekke ve Medine’de kiralamış oldukları 5 yıldızlı otellere hac kaydı yaptırmak üzere, 2008 yılı hac organizesi yapma yetkisi verilen acentalara müracaat eden hacı adaylarının acentalarca kaydedilmesi, D.İ.Başkanlığının kontrolündeki elektronik sistem aracılığıyla otel tipinde acentaların %40’lık payı dolmuştur gerekçesiyle engellenmiştir.

Böylece adayların iradesi, Hac Kurulu kararlarına aykırı bir şekilde kısıtlanarak, Başkanlığın organizesine katılmaya zorlanmıştır. Normal ve Müstakil tip organizasyonların devam etmesi İstanbul’da acentaların %40’lık kayıt hakkının dolmadığını göstermekte olup bu engellemenin acentaları uğratacağı maddi zararı tazmin etmek için hukuki yollara başvurmak zorunda bırakacağı aşikardır.

Aynı zamanda, yeni Umre sezonunun ve Hac kayıtlarının başlaması sebebiyle tüm camilerde, İmam-Hatipler her Cuma günü hutbelerde duyurularda bulunmakta ve Hacca ve Umreye gideceklerin, kendilerine müracaat etmelerini isteyerek Hacı ve Umreci toplamaktadırlar. Hatta bu görevlilerden birçoğunun ifadesine göre belli sayılarda Hacı ve Umreci toplamaları halinde kendilerinin ve hanımlarının da bedava olarak Umreye götürüleceklerini söylemektedirler.

Hac ve Umre fiyatları ve seçenekleri ile ilgili listeleri camilerin girişine asmakta ve reklam yapmaktadırlar.

Gerek müftülüklerin gerekse cami görevlilerinin hac organizasyonu pazarlamasına direkt olarak girmeleri, hacı adaylarının tercih özgürlüğüne müdahale ve baskı uygulamaları, arzu edilmeyen sürtüşmelere yol açtığı gibi manevî duyguların zedelenmesi ve güven erozyonuna da yol açabilmektedir.

Bakanlığınızın, konuya müdahale ederek, D.İ.Başkanlığının, belirlenen kurallara uyması, hacı adaylarının seçme özgürlüğüne müdahale etmemesi için,

 

İNTURSAB
İnanç Turizmi Seyahat Acentaları
ve Gönüllüleri Birliği Derneği a.

Ahmet Ziya İBRAHİMOĞLU

Gereğinin yapılmasını saygılarımızla arz ederiz. 18.04.2008

 

 

ADRES                             :

Fevzi Paşa C. Eski Altay S. No: 5A  Fatih/İST.

Tel   : 0(212)635 3845

Faks  : 0(212)531 6313

                                                                                     

 




Bu haber 2805 defa okunmuştur.

Etiketler :

YORUMLAR



İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Umre HABERLERİ