VİZE SORUNU...

Dünya devletlerinin birçoğu tarafından ülkemiz vatandaşlarına vize uygulaması yapılıyor. Vize uygulaması her ülkenin kendi büyükelçilik veya konsoloslukları tarafından yürütülmekte ve bu işlemler sırasında her ülke kendi kanun ve yönetmeliklerinden kaynaklanan bir takım kurallar uygulanmaktadırlar.
Bu konu ile ilgili geçtiğimiz haftada ‘Arabistan vizesi’ başlıklı bir yazı kaleme almıştım.
 O yazımda özellikle de Dışişleri Bakanımız Prof. Ahmet Davutoğlu’nun gayretleri sonunda Suriye, Ürdün, Lübnan, Libya gibi ülkelerde sorunun çözüldüğünü memnuniyetle gördüğümü ifade etmiştim.   
Hükümetimizin Sovyet Rusya ile vize konusunda görüşmeleri de olmuştu. İleriki safhalarda vize sorunun müspet manada çözümleneceği konusunda karşılıklı vaadler bile verilmişti.
Daha sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Suudi Arabistan ziyareti öncesinde bu ülkeyle de vizenin kaldırılması yönünde iyimser bir tavır sergilemişti. 
Hatta Başbakan bu konuyla ilgili “Bu bölgedeki ülkeler, bu bölgenin halkları, tarih boyunca iç içe geçmiş, birbirine dost olmuş, kardeş olmuş hatta birbirine akraba olmuş ülkelerdir ve ülke olmanın ötesinde halklar olarak bir ailenin bireyleri olmuşlardır. Farklı bir dili konuşuyor olabiliriz. Aramızda yaklaşık 3 bin kilometrelik fiziki bir mesafe bulunuyor olabilir ama bunlar, bizim dost olma vasfımızı, kardeş olma, akraba olma vasfımızı asla ve asla ortadan kaldırmıyor. Çünkü bizi tarih, inançlarımız, ortak kültürümüz, ortak geleneklerimiz, ortak kaderimiz ve ortak ideallerimiz birbirimize kardeş yaptı. Türkiye'nin sevincinin Suudi Arabistan'ın sevinci, Türkiye'nin hüznünün Suudi Arabistan'ın hüznü olduğunu biliyorum ve buna tüm kalbimle inanıyorum'' diyordu.
Bu kez olmadı... 
Suudi Arabistan ile arzu edilen vizelerin kaldırılması gerçekleştirilemedi. 
Bende zaten bu konu ile ilgili günler öncesinden  Suudi Arabistan’ın vizeleri kaldırmayacağını ifade etmiştim. 
Vize konusuyla ilgili önceki gün şahit olduğum bir olayı da aktarmak isterim. 
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan kırk beş yaşının altındaki bekar bir bayan bütün dünyaya gidip gezip, görme hakkına sahip olduğu halde maalesef Suudi Arabistan’a gidemiyor. Ancak, babasıyla, kardeşiyle, dayısıyla ve yeğeni ile gidebiliyor. 
Diyelim ki; bunlardan hayatta hiç kimsesi kalmamış, evlilikte yapmamış Hac farizasını yapabilmek veya umreye gidebilmek için kırk beş yaşını beklemesi mi gerekecek? 
Bizim kanunlarımızda tek evlilik esastır. Geçmişten gelen geleneklerimizde birden fazla evli olanlarımızda yok değil. Hatta günümüzde bile dini nikahlı ikinci evliliğini yapan kişilerde mevcuttur. O zaman iki eşli bir vatandaş, ikinci eşi ile hac veya umre görevini yapamayacak demektir.
Bu konuyu duyar duymaz ilgili ve yetkili bir takım kişilerle görüştüm. Konunun doğru olduğunu gördüm. 
Kendi kendime kızacaktım ki; vize konusunda ilk aradığım yer Diyanet İşleri Başkanlığı oldu. Noter kanalıyla yanında dayısı veyahut yeğeni ile ancak gidilebileceğini öğrendikten sonra Suudi Arabistan’ın sitesine girdim.
Önemli uyarılar başlığı altında Suudi Arabistan’a gideceklerin vize alabilmeleri maddeler halinde sıralanmış.
Üçüncü maddede şöyle denilmektedir. 
“Turistik vize başvuruları şahsen yapılmakta ve tek başına seyahat eden bayanlara vize verilmemektedir.”
Keşke Arabistan’la vize sorunu kaldırılabilse. Hükümetimizin bu konudaki duyarlılığına aynen katılıyorum. Dini, milli ve tarihi birlikteliğimiz, dostluğumuz daha çok gelişebilse. İnsanların seyahat hürriyetleri engellenmese diyorum vesselam...

Ahmet Büyüksoy / Yozgat